Güç peşinde koşarken kaybedilen mutluluklar
İnsanların daha güçlü olabilmek için verdiği çabaları izliyorum.
Gayretlerin hırs haline gelişine tanıklık ediyorum. Amaçlarına ulaşmak adına sattıkları mutluluğun farkına varamayanların koşturmacasını, günlük hayat içinde defalarca görmek mümkün. Neyi, ne adına yaptıklarının farkına varmadıkları için, düştükleri tuzağın da ne olduğunun ayrımını anlayamadan yaşanan süreçleri sadece seanslarımda dinlemiyorum, çevremde gözlemlediğim insanlarda, okuduğum gazete haberlerinde her gün yeni örnekler görüyorum.
Her birimizin yaşamdaki en temel arayışı güvendir. Yaşam amaçlarımızı belirleyen temel motivasyon, aslında sahip olduğumuz kaygıya karşı bir güvence sağlama arayışından başka bir şey değildir. Yani diyebilirim ki; güç peşinde koşturan bir insanın aslında yaşamında ciddi biçimde başa çıkmaya çalıştığı çaresizlik duyguları mevcuttur. Kurguladığım bu temel psikolojik mantık dizinini takip edersek, saygınlık peşindeki bir kimsenin de aslında küçük düşmekle ilgili ciddi temel korkuları olduğunu söyleyebiliriz.
Güç arayışı patolojik mi?
Daha önceki yazılarımda, yaşamındaki kaygıları gidermek için sevilme peşinde koşan, kendini güvende hissetme duygusunu ancak başkaları tarafından sevildiğini görürse yaşayabilen insanlardan sıkça bahsetmiştim. Bazıları ise güvenlerini kendi üzerlerinden sağlamak adına zengin olma, mal mülk edinme, saygınlık kazanma derdine düşer. Peki ama tüm güç arayışları patolojik midir?
Sağlıklı süreçlerdeki güç arayışlarında, gücü bir kaygıyı gidermek adına aramayız. Güç arayışının temelinde o kişinin nefretleri ve aşağılık duyguları rol oynamaz. Enteresandır, artık ilgi ve sevgi alamayacağını düşünmeye başlayan kimseler, kaygılarını bastırmak adına güç elde etme çabalarını arttırırlar.
Mutlu olabilmek adına güç arayışı peşinde yaşamını sürdürürken, her geçen gün mutluluğundan uzaklaştığını fark edemeyen insanların önce kendilerindeki iki temel durumun farkına varmaları gerekir,
Birincisi, önemsiz biri olmanın onları ne kadar korkuttuğunun farkına varmaları;
İkincisi, insanları nasıl güçlü ve zayıf diye sınıflandırdıklarının ve güçlülere hayranlık duyarken zayıfları nasıl küçümsediklerinin farkına varmaları.
Kişiliği bunları görmesini engelleyen veya görme cesaretinden uzak olan insanlar, mutlu olmaktan ve mutlu etmekten uzak olacaktır. Bana kalırsa işin daha da üzücü kısmı, bu insanların yaşamlarını, -kendi yüzleşmedikleri- diğerlerine karşı düşmanlıkların ele geçirmesidir. İç dünyasındaki çaresizliklere karşı güç edinme uğraşındaki insanın, diğerlerine egemen olmak ve hükmetmek adına bir uğraşa girmesi veya yoksul kalmamak adına mal mülk edinmeye çalışan insanın, başkalarını yoksullaştırma eğilimi bunlara örnektir. Kimi zamanlar ise küçük düşmekle ilgili kompleksi olan birinin saygınlık kazanmak adına başkalarını küçük düşürmeye çabaladığını görebilirsiniz.
Güç arayışı peşinde, hem kendisini ve hem de kendisini sevenleri mutsuz eden insanların temel özelliklerinden biri, canının istediği her şeyi ne pahasına olursa olsun gerçekleştirme isteğidir. Onlar, beklentilerinin her an doyurulmasını isterler. Beklentileri doyurulmadığı an öfke patlamaları gösterebilirler. Gecikmelere, öncelik almamaya, beklemeye tolerans gösteremezler. Kendi arzularına boyun eğilmesini beklerler.
Kendi isteklerinizle yüzleşmelisiniz. İsteklerinin ortaya çıkmasına sebep olan ihtiyaçlarını soyut olarak değerlendirme yetisine kavuşanlar, mutlu olmaya ve mutlu etmeye daha yakın olacaktır. Aksi halde, kendilerine kurdukları yalancı bir dünyada, ödedikleri ve ödettikleri bedelden habersiz yaşamlarını sürdürecektir.
Ümit Yazman
Gayretlerin hırs haline gelişine tanıklık ediyorum. Amaçlarına ulaşmak adına sattıkları mutluluğun farkına varamayanların koşturmacasını, günlük hayat içinde defalarca görmek mümkün. Neyi, ne adına yaptıklarının farkına varmadıkları için, düştükleri tuzağın da ne olduğunun ayrımını anlayamadan yaşanan süreçleri sadece seanslarımda dinlemiyorum, çevremde gözlemlediğim insanlarda, okuduğum gazete haberlerinde her gün yeni örnekler görüyorum.
Her birimizin yaşamdaki en temel arayışı güvendir. Yaşam amaçlarımızı belirleyen temel motivasyon, aslında sahip olduğumuz kaygıya karşı bir güvence sağlama arayışından başka bir şey değildir. Yani diyebilirim ki; güç peşinde koşturan bir insanın aslında yaşamında ciddi biçimde başa çıkmaya çalıştığı çaresizlik duyguları mevcuttur. Kurguladığım bu temel psikolojik mantık dizinini takip edersek, saygınlık peşindeki bir kimsenin de aslında küçük düşmekle ilgili ciddi temel korkuları olduğunu söyleyebiliriz.
Güç arayışı patolojik mi?
Daha önceki yazılarımda, yaşamındaki kaygıları gidermek için sevilme peşinde koşan, kendini güvende hissetme duygusunu ancak başkaları tarafından sevildiğini görürse yaşayabilen insanlardan sıkça bahsetmiştim. Bazıları ise güvenlerini kendi üzerlerinden sağlamak adına zengin olma, mal mülk edinme, saygınlık kazanma derdine düşer. Peki ama tüm güç arayışları patolojik midir?
Sağlıklı süreçlerdeki güç arayışlarında, gücü bir kaygıyı gidermek adına aramayız. Güç arayışının temelinde o kişinin nefretleri ve aşağılık duyguları rol oynamaz. Enteresandır, artık ilgi ve sevgi alamayacağını düşünmeye başlayan kimseler, kaygılarını bastırmak adına güç elde etme çabalarını arttırırlar.
Mutlu olabilmek adına güç arayışı peşinde yaşamını sürdürürken, her geçen gün mutluluğundan uzaklaştığını fark edemeyen insanların önce kendilerindeki iki temel durumun farkına varmaları gerekir,
Birincisi, önemsiz biri olmanın onları ne kadar korkuttuğunun farkına varmaları;
İkincisi, insanları nasıl güçlü ve zayıf diye sınıflandırdıklarının ve güçlülere hayranlık duyarken zayıfları nasıl küçümsediklerinin farkına varmaları.
Kişiliği bunları görmesini engelleyen veya görme cesaretinden uzak olan insanlar, mutlu olmaktan ve mutlu etmekten uzak olacaktır. Bana kalırsa işin daha da üzücü kısmı, bu insanların yaşamlarını, -kendi yüzleşmedikleri- diğerlerine karşı düşmanlıkların ele geçirmesidir. İç dünyasındaki çaresizliklere karşı güç edinme uğraşındaki insanın, diğerlerine egemen olmak ve hükmetmek adına bir uğraşa girmesi veya yoksul kalmamak adına mal mülk edinmeye çalışan insanın, başkalarını yoksullaştırma eğilimi bunlara örnektir. Kimi zamanlar ise küçük düşmekle ilgili kompleksi olan birinin saygınlık kazanmak adına başkalarını küçük düşürmeye çabaladığını görebilirsiniz.
Güç arayışı peşinde, hem kendisini ve hem de kendisini sevenleri mutsuz eden insanların temel özelliklerinden biri, canının istediği her şeyi ne pahasına olursa olsun gerçekleştirme isteğidir. Onlar, beklentilerinin her an doyurulmasını isterler. Beklentileri doyurulmadığı an öfke patlamaları gösterebilirler. Gecikmelere, öncelik almamaya, beklemeye tolerans gösteremezler. Kendi arzularına boyun eğilmesini beklerler.
Kendi isteklerinizle yüzleşmelisiniz. İsteklerinin ortaya çıkmasına sebep olan ihtiyaçlarını soyut olarak değerlendirme yetisine kavuşanlar, mutlu olmaya ve mutlu etmeye daha yakın olacaktır. Aksi halde, kendilerine kurdukları yalancı bir dünyada, ödedikleri ve ödettikleri bedelden habersiz yaşamlarını sürdürecektir.
Ümit Yazman
Konular
- Rüya Tabirleri Sözlüğü - M
- Rüya Tabirleri Sözlüğü - N
- Rüya Tabirleri Sözlüğü - O
- Rüya Tabirleri Sözlüğü - Ö
- Rüya Tabirleri Sözlüğü - P
- Rüya Tabirleri Sözlüğü - R
- Rüya Tabirleri Sözlüğü - S
- Rüya Tabirleri Sözlüğü - Ş
- Rüya Tabirleri Sözlüğü - T
- Rüya Tabirleri Sözlüğü - U
- Rüya Tabirleri Sözlüğü - Ü
- Rüya Tabirleri Sözlüğü - V
- Rüya Tabirleri Sözlüğü - Y
- Rüya Tabirleri Sözlüğü - Z
- Öfke patlamalarını engellemek için ne yapmalıyız?
- Güç peşinde koşarken kaybedilen mutluluklar
- Örtük Mutluluk Teorileri
- Mutluluğun İnsan Üzerindeki Etkileri
- Mutlu Yaşam Önerileri
- Kokular hastalık sebebi mi?
- Eviniz mi sizi şekillendiriyor, siz mi evinizi?
- Dekorasyonda altın kurallar
- Dekorasyon önerileri ile eviniz şenlensin!
- Mum ile yapabilecekleriniz
- Eviniz için şık tavsiyeler
- Ev dekorasyonu için farklı fikirler
- Araç tutmasına karşı neler yapılabilir?
- Hangi odaya ne renk perde alalım?
- Duvar kağıtları geri mi dönüyor?
- Kış aylarında cildinize özen gösterin