Dünden sonra yarından önce – I
Hiç ne beklediğinizi bilmeden günler boyu beklediniz mi bir şeyi… Hatta belki yıllar boyu beklediniz. Hep sanki bir şeyler olacak da hayatınız yön değiştirecek diye. Her köşe başında acaba karşıma çıkar mı diye umdunuz. Her sabah uyandığınızda bu gün benim günüm dediniz. Her yılbaşı sizin için mükemmel bir yılın başlangıcı sandınız. Her gece yatarken yarın mutlaka dediniz. Her bayramda bir dahakine inşallah. Hep beklediniz beklediniz beklediniz…
Tıpkı çocukluğumuzdaki masallar gibi olacaktı değil mi? Bir gün hiç ummadığımız bir anda biri çıkıp her şeyi düzeltecekti. Muradımıza erip sonsuza kadar mutlu olacaktık. Pozitif düşünüp, umudumuzu hiç yitirmeyecektik. İşimizi kaybettiğimizde hep daha iyisi gelecek diye bekleyecektik. Boşandığımızda daha iyi evliliği hedeflemiştik. Kocamız bize daha çok ilgi gösterecek, karımız daha anlayışlı olacaktı. Çocuklarımız sınıflarını en iyi notla geçecekti. Patronumuz bizi takdir edecek, terfi edecektik. Ticarette kar edecektik. Ekonomik kriz bizi vurmayacaktı. Hatta çarçabuk geçip gidiverecekti. Tıpkı masallardaki gibi muradımıza erecektik.
Insanlar hayatlarına masalsı umutlarla nasıl da sınır getirdiklerini hiç fark etmezler. Buna pozitif yaşam diyerek de vicdanlarını rahatlatırlar. Pozitif düşünmeye çalıştıkça da her şey negatifleşmeye başlar. Düşünmeye daha da çok zorlanırlar. Masallardaki gibi mutlu sonlara kitlenip hayatlarını nasıl da ellerinden kaçırdıklarını fark etmezler. Nasıl da kendilerinden, kendi yapabileceklerinden uzaklaşıp hayal kahramanlarına bel bağladıklarını bilmezler. Kurtarıcılar, mucizeler, kahramanlar bir gün onları da bulacak diye bekler dururlar.
Bir sinema filmi izlerken, filmin başından itibaren sadece acaba nasıl bitecek diye düşündüğünüzü hayal edin. “ Bence ayrılacaklar , ama kız buna çok üzülecek” “ Bence çocuk harika bir iş bulup bu kızla evlenecek” “ Katil bence yaşlı teyze!” “ Ya bu adamı neden hapse attılar ki aman ya ne saçma bi film sonunda adam kurtulacak işte” “ ya ben bu filmi gördüm sanki sonunda herkes ağlıyordu” Bu filmden çıktığınızda size filmi anlatın desem ne kadarını anlatabilirdiniz. Eminim bana anlattığınız şey sadece iç konuşmalarınız olurdu. Film hakkındaki düşüncelerinizi anlattığınızı düşünür, gerçekte filmi özetleyemezdiniz. Sonunu düşünürken izlemeyi unuttunuz.
Hayatımızı izlemediğimizin farkında bile olmayız. Ya geçmişe takılmışızdır. Ya gelecekteki mucizeleri beklemeye. “Bu gün mü? Bu gün sıradan bir gün. Uyandığımdan beri dün nasıl eğlediğimizi düşünüyorum.” “ Bugün değil de yarın sınavda napıcam ben?”
Zaman, kıymetini bilmeden harcadığımız, fazlasını hayal edip elimizdekini kaybettiğimiz “zaman”. Her şeyin ilacı sandığımız, her şeye kadir zaman. Mucizeleri barındıran, üzüntüleri unutturan. Ömrümüz, geçmişimiz ve geleceğimiz. Yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız. Kayıplarımız ve umutlarımız. Önümüz ve arkamız.
İçimizden kaçımız zamanı an olarak gördü. Bugün olarak algıladı. Geçmişte kaybolmadan, gelecekte boğulmadan. Hangimiz sabrın beklemekten çok daha farklı bir şey olduğunu anladı. Hangimiz umutların gelecekle sınırlı olmadığını .
Oysa ümit etmek beklemek değildir. Bir türlü gelmeyen mucizelerle hayatımızı sınırlamak değildir. Herşeyin daha iyi olacağı “günü” beklerken “bugün”ü nasıl da ertelediğimizi düşünmeyiz. Yarınlardan bekler, dünlere üzülür dururuz. Ya bu gün!
Dünden sonra, yarından önce ! Tek gerçek olan ve aslında gerçekten yaşanan…Yaşadığımız anı ya da ümit olmayan tek gerçek an. Pişmanlıklara ya da beklentilere dönüştürme gücüne sahip olduğumuz fırsatımız. Karar ve eylem anımız. Yapamadıklarımızla korkularımızı yazdığımız an.. Ertelediklerimizle kaygılarımızı oluşturduğumuz zaman. Bu gün! Hayatımız…
Dün bir anı, yarınsa bir ümit… Bugün tek gerçek olan… Yapabileceğin tek zaman dilimi. Dününü ve yarınını yazdığın tek sayfan… Yazan da sensin okuyan da.. satan da sensin alan da.. alkışlayan da sensin ağlayan da.. Mucize de sensin lanet de… Gülen de sensin ağlayan da… Ve her şeyi sadece bugün yapıyorsun.. ya da yapmıyorsun.. unutma seçen de sensin… Yapan da..
Sevgiyle…
Fatoş Cömert
Tıpkı çocukluğumuzdaki masallar gibi olacaktı değil mi? Bir gün hiç ummadığımız bir anda biri çıkıp her şeyi düzeltecekti. Muradımıza erip sonsuza kadar mutlu olacaktık. Pozitif düşünüp, umudumuzu hiç yitirmeyecektik. İşimizi kaybettiğimizde hep daha iyisi gelecek diye bekleyecektik. Boşandığımızda daha iyi evliliği hedeflemiştik. Kocamız bize daha çok ilgi gösterecek, karımız daha anlayışlı olacaktı. Çocuklarımız sınıflarını en iyi notla geçecekti. Patronumuz bizi takdir edecek, terfi edecektik. Ticarette kar edecektik. Ekonomik kriz bizi vurmayacaktı. Hatta çarçabuk geçip gidiverecekti. Tıpkı masallardaki gibi muradımıza erecektik.
Insanlar hayatlarına masalsı umutlarla nasıl da sınır getirdiklerini hiç fark etmezler. Buna pozitif yaşam diyerek de vicdanlarını rahatlatırlar. Pozitif düşünmeye çalıştıkça da her şey negatifleşmeye başlar. Düşünmeye daha da çok zorlanırlar. Masallardaki gibi mutlu sonlara kitlenip hayatlarını nasıl da ellerinden kaçırdıklarını fark etmezler. Nasıl da kendilerinden, kendi yapabileceklerinden uzaklaşıp hayal kahramanlarına bel bağladıklarını bilmezler. Kurtarıcılar, mucizeler, kahramanlar bir gün onları da bulacak diye bekler dururlar.
Bir sinema filmi izlerken, filmin başından itibaren sadece acaba nasıl bitecek diye düşündüğünüzü hayal edin. “ Bence ayrılacaklar , ama kız buna çok üzülecek” “ Bence çocuk harika bir iş bulup bu kızla evlenecek” “ Katil bence yaşlı teyze!” “ Ya bu adamı neden hapse attılar ki aman ya ne saçma bi film sonunda adam kurtulacak işte” “ ya ben bu filmi gördüm sanki sonunda herkes ağlıyordu” Bu filmden çıktığınızda size filmi anlatın desem ne kadarını anlatabilirdiniz. Eminim bana anlattığınız şey sadece iç konuşmalarınız olurdu. Film hakkındaki düşüncelerinizi anlattığınızı düşünür, gerçekte filmi özetleyemezdiniz. Sonunu düşünürken izlemeyi unuttunuz.
Hayatımızı izlemediğimizin farkında bile olmayız. Ya geçmişe takılmışızdır. Ya gelecekteki mucizeleri beklemeye. “Bu gün mü? Bu gün sıradan bir gün. Uyandığımdan beri dün nasıl eğlediğimizi düşünüyorum.” “ Bugün değil de yarın sınavda napıcam ben?”
Zaman, kıymetini bilmeden harcadığımız, fazlasını hayal edip elimizdekini kaybettiğimiz “zaman”. Her şeyin ilacı sandığımız, her şeye kadir zaman. Mucizeleri barındıran, üzüntüleri unutturan. Ömrümüz, geçmişimiz ve geleceğimiz. Yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız. Kayıplarımız ve umutlarımız. Önümüz ve arkamız.
İçimizden kaçımız zamanı an olarak gördü. Bugün olarak algıladı. Geçmişte kaybolmadan, gelecekte boğulmadan. Hangimiz sabrın beklemekten çok daha farklı bir şey olduğunu anladı. Hangimiz umutların gelecekle sınırlı olmadığını .
Oysa ümit etmek beklemek değildir. Bir türlü gelmeyen mucizelerle hayatımızı sınırlamak değildir. Herşeyin daha iyi olacağı “günü” beklerken “bugün”ü nasıl da ertelediğimizi düşünmeyiz. Yarınlardan bekler, dünlere üzülür dururuz. Ya bu gün!
Dünden sonra, yarından önce ! Tek gerçek olan ve aslında gerçekten yaşanan…Yaşadığımız anı ya da ümit olmayan tek gerçek an. Pişmanlıklara ya da beklentilere dönüştürme gücüne sahip olduğumuz fırsatımız. Karar ve eylem anımız. Yapamadıklarımızla korkularımızı yazdığımız an.. Ertelediklerimizle kaygılarımızı oluşturduğumuz zaman. Bu gün! Hayatımız…
Dün bir anı, yarınsa bir ümit… Bugün tek gerçek olan… Yapabileceğin tek zaman dilimi. Dününü ve yarınını yazdığın tek sayfan… Yazan da sensin okuyan da.. satan da sensin alan da.. alkışlayan da sensin ağlayan da.. Mucize de sensin lanet de… Gülen de sensin ağlayan da… Ve her şeyi sadece bugün yapıyorsun.. ya da yapmıyorsun.. unutma seçen de sensin… Yapan da..
Sevgiyle…
Fatoş Cömert
Konular
- Bebek odası nasıl hazırlanır?
- Neden soğuk su değil de ılık su serinletir?
- 7 saatten az uyumak ölüme davetiye çıkartıyor!
- Stres vücudu nasıl tüketiyor?
- 53 derece ile kavrulacağız
- Bu yönetmelik için daha kaç ölüm beklenecek?
- Çocukta uyku depresyonu azaltır!
- Bunama riskini azaltacaklar
- Uyku bozukluğuna dikkat
- Ağız sağlığınız ve güzelliğiniz için!
- Ayaklardaki yara ve nasırlara dikkat edin, kangren olabilirsiniz
- Naylon poşetler hayatımızdan çıkmalı
- Bunları alışveriş listenizden eksik etmeyin
- Depremde hayat kurtaracak 'bio-radar' cihaz!
- Dünden sonra yarından önce – I
- Çimlerin Dayanılmaz Takdiri
- Dünden sonra yarından önce – II
- Akraba evliliği beyin yapısını bozuyor
- Arkadaşınızın kedisi alerji nedeni!
- Tükürük depresyona karşı etkili
- Hafıza için mutlaka B vitamini
- Tatil sonrası okula iyi bir dönüş için 20 öneri
- Bakıcı kadınlara dikkat!
- Asansör düğmeleri tuvaletten daha pis
- Ruh sağlığınızı koruyun
- Sivilceli gençler intihara daha yatkın
- Engellilere uzay terapisi
- Tuvalet alışkanlığı hayatı etkiliyor
- Nefesinizi test edin!
- Sağlığınızı ve paranızı üflemeyin!