Hayal gücüne sahip biri asla yalnız kalmaz...
Geçenlerde bir televizyon programında yazar Selim İleri böyle dedi. Evet bu uzun süredir üzerinde düşündüğüm bir konuydu.
Yalnız olmak nedir sizce? Yalnızlık birçok insanı korkutur. Yalnız kalmaktan korkan yığınla insan vardır. Yalnızlığın boyutları farklı farklıdır. Kimi yalnız başına arka yatak odasına bile gidemez. Kimi bir evde yalnız kalamaz. Kimi çevresinde insanlar olmadan yaşayamaz. Kimi de tek başına okyanusu geçmeye kalkar. Şu anda elimde 1 Nisan 2006 Hürriyet gazetesinin ilavesi var. Şöyle bir haber var:
“Atlantik’in ortasında yapayalnız bir Türk”
Okyanus aşmak, denizle ilgilenen herkesin düşüdür. Kürekle, tek başına okyanusu aşmayı düşleyen azdır, bunu gerçekleştirmek için yola çıkan ise parmakla gösterilir. İşte, Erden Eruç o mangal yürekli insanlardan biri. Eruç Atlantik Okyanusunun tam ortasında kürek çekiyor.”
Düşünebiliyor musunuz Okyanus’un ortasında tek başına. Havanın sürekli aydınlık ve denizin çarşaf gibi olduğunu hayal etmeyelim. Bütün bunların aksi olduğu andaki yalnızlık ve çaresizliği düşünelim. Bu nasıl bir kendine güvendir.
GERÇEK YALNIZLIK NEDİR?
Benim için bir evde tek başına yaşamak yalnızlık değildir. Eğer dostların bir telefon kadar yakınsa. Eğer telefon edeceğin dostların varsa. Bu gece bir şeyler paylaşmak istiyorum dediğinde seninle olacak dostların varsa. Bu gece bir dostumun omzuna başımı koyup ağlamak istiyorum dediğinde bir omuz bulabiliyorsan. Bu gece canım eğlenmek istiyor dediğinde arkadaş bulabiliyorsan yalnız sayılmazsın.
Gerçek yalnızlık etrafında bunları söyleyebileceğin hiç kimsenin olmamasıdır.
Hele kalabalıklar içinde kendini yalnız hissedenler. Ruhunu tatmin edecek bir başka ruh bulamayanlar. İnsan üzüntüsünü paylaşacak bir insana ne kadar ihtiyaç duyarsa sevincini de paylaşacak insan arar. Güzellikler de paylaşılmalıdır. Belki de üzüntünü paylaşacak insan bulmak daha kolaydır. Çünkü biz millet olarak dertlinin ve mazlumun yanındayızdır. Caddeye çık. Durakta otobüs beklerken yanındakine biraz gülümse ve yavaş yavaş sohbet etmeye başla. Derdini anlatmaya başla. İnanılmaz ilgiyle dinler. Görüyorsunuz televizyonlarda kim mağdursa halk onun tarafını tutar hemen. Çare bulur, bulmaz o ayrı bir olay ama en azından dinler ve vah vah diye yakınır. Oysaki hayatınızda çok heyecanlı bir olay yaşadınız. İnanılmaz keyiflisiniz. Sizin heyecanınızı hissedecek ve sizi kıskanmadan gönlünce destekleyecek insan bulmak inanın ki daha zor. Anlatırsın anlatırsın sadece şöyle der;
“aaa ne güzel, senin adına çok sevindim.”
İşte çevrenizde sevinçlerinizi ve üzüntülerinizi anlatabileceğiniz ve sizi gerçekten anlayacak dostlarınız varsa yalnız değilsiniz.
Brown şöyle demiş; HAYAL GÜCÜNE SAHİP BİRİ, ASLA YALNIZ KALMAZ.
Üretken, yaratıcı insan neşeli insandır. Hayat doludur. Böyle birinin etrafından insanlar ayrılmak istemez. Yalnız kalmaktan korkmak, kendinden korkmaktır. Yani kendine yetmemektir.
Çok yıllar önceydi bir erkek arkadaşımla sohbet ediyorduk. Evliliğinde mutsuz olduğunu söylemişti. Ben de doğal olarak ayrıl o zaman demiştim. Çok şaşırdığım bir cevap vermişti.
“Ayrılamam çünkü ben asla yalnız yaşayamam. Ancak birini bulmalıyım ki o zaman ayrılabilirim.”
Oysaki benim gözümde öylesine güçlü bir erkekti ki. Çok şaşırmıştım.
Bir sürü insanın hayatında hala yalnız kalmaktan korktuğu için devam eden birliktelikler var. Yani zorunlu birliktelikler. Alternatif olmadan düzenini bozamayanlar. Yani hep bir garanti altında yaşamak isteyenler. Aman düzen bozulmasın diye katlanılan gerçek yalnızlıklar. Yalnızlık insanın içindedir. İnsan yalnız kalmaktan korkmazsa yani yalnızlığı yaşadıysa birliktelikleri daha sağlıklı olur. Onunla birlikte oluşunun tek sebebi yalnızlık duygusu değildir. Seni sen olduğun için istiyordur. İşte menfaatsiz bir sevgi.
Henrik İbsen bakın yalnızlığı nasıl tarif etmiş:
DÜNYANIN EN KUVVETLİ İNSANI, EN FAZLA YALNIZ KALABİLENİDİR.
Ayrıca yalnızlık güzeldir, herkesin mutlaka yalnız yaşaması gerekli diye bir tezi savunuyorum sanılmasın. Hayatı paylaşmaktan yanayım. Ama sağlıklı ilişkiler kurabilmek için insanın yalnızlıktan korkmaması gerektiğine inanıyorum. İşte o zaman gerçek kişilikler ortaya çıkar ve birliktelikler daha mutlu devam eder.
Saygılarımla,
Tülay Bilin
İnsan Kaynakları ve Kişisel Gelişim Uzmanı
Yalnız olmak nedir sizce? Yalnızlık birçok insanı korkutur. Yalnız kalmaktan korkan yığınla insan vardır. Yalnızlığın boyutları farklı farklıdır. Kimi yalnız başına arka yatak odasına bile gidemez. Kimi bir evde yalnız kalamaz. Kimi çevresinde insanlar olmadan yaşayamaz. Kimi de tek başına okyanusu geçmeye kalkar. Şu anda elimde 1 Nisan 2006 Hürriyet gazetesinin ilavesi var. Şöyle bir haber var:
“Atlantik’in ortasında yapayalnız bir Türk”
Okyanus aşmak, denizle ilgilenen herkesin düşüdür. Kürekle, tek başına okyanusu aşmayı düşleyen azdır, bunu gerçekleştirmek için yola çıkan ise parmakla gösterilir. İşte, Erden Eruç o mangal yürekli insanlardan biri. Eruç Atlantik Okyanusunun tam ortasında kürek çekiyor.”
Düşünebiliyor musunuz Okyanus’un ortasında tek başına. Havanın sürekli aydınlık ve denizin çarşaf gibi olduğunu hayal etmeyelim. Bütün bunların aksi olduğu andaki yalnızlık ve çaresizliği düşünelim. Bu nasıl bir kendine güvendir.
GERÇEK YALNIZLIK NEDİR?
Benim için bir evde tek başına yaşamak yalnızlık değildir. Eğer dostların bir telefon kadar yakınsa. Eğer telefon edeceğin dostların varsa. Bu gece bir şeyler paylaşmak istiyorum dediğinde seninle olacak dostların varsa. Bu gece bir dostumun omzuna başımı koyup ağlamak istiyorum dediğinde bir omuz bulabiliyorsan. Bu gece canım eğlenmek istiyor dediğinde arkadaş bulabiliyorsan yalnız sayılmazsın.
Gerçek yalnızlık etrafında bunları söyleyebileceğin hiç kimsenin olmamasıdır.
Hele kalabalıklar içinde kendini yalnız hissedenler. Ruhunu tatmin edecek bir başka ruh bulamayanlar. İnsan üzüntüsünü paylaşacak bir insana ne kadar ihtiyaç duyarsa sevincini de paylaşacak insan arar. Güzellikler de paylaşılmalıdır. Belki de üzüntünü paylaşacak insan bulmak daha kolaydır. Çünkü biz millet olarak dertlinin ve mazlumun yanındayızdır. Caddeye çık. Durakta otobüs beklerken yanındakine biraz gülümse ve yavaş yavaş sohbet etmeye başla. Derdini anlatmaya başla. İnanılmaz ilgiyle dinler. Görüyorsunuz televizyonlarda kim mağdursa halk onun tarafını tutar hemen. Çare bulur, bulmaz o ayrı bir olay ama en azından dinler ve vah vah diye yakınır. Oysaki hayatınızda çok heyecanlı bir olay yaşadınız. İnanılmaz keyiflisiniz. Sizin heyecanınızı hissedecek ve sizi kıskanmadan gönlünce destekleyecek insan bulmak inanın ki daha zor. Anlatırsın anlatırsın sadece şöyle der;
“aaa ne güzel, senin adına çok sevindim.”
İşte çevrenizde sevinçlerinizi ve üzüntülerinizi anlatabileceğiniz ve sizi gerçekten anlayacak dostlarınız varsa yalnız değilsiniz.
Brown şöyle demiş; HAYAL GÜCÜNE SAHİP BİRİ, ASLA YALNIZ KALMAZ.
Üretken, yaratıcı insan neşeli insandır. Hayat doludur. Böyle birinin etrafından insanlar ayrılmak istemez. Yalnız kalmaktan korkmak, kendinden korkmaktır. Yani kendine yetmemektir.
Çok yıllar önceydi bir erkek arkadaşımla sohbet ediyorduk. Evliliğinde mutsuz olduğunu söylemişti. Ben de doğal olarak ayrıl o zaman demiştim. Çok şaşırdığım bir cevap vermişti.
“Ayrılamam çünkü ben asla yalnız yaşayamam. Ancak birini bulmalıyım ki o zaman ayrılabilirim.”
Oysaki benim gözümde öylesine güçlü bir erkekti ki. Çok şaşırmıştım.
Bir sürü insanın hayatında hala yalnız kalmaktan korktuğu için devam eden birliktelikler var. Yani zorunlu birliktelikler. Alternatif olmadan düzenini bozamayanlar. Yani hep bir garanti altında yaşamak isteyenler. Aman düzen bozulmasın diye katlanılan gerçek yalnızlıklar. Yalnızlık insanın içindedir. İnsan yalnız kalmaktan korkmazsa yani yalnızlığı yaşadıysa birliktelikleri daha sağlıklı olur. Onunla birlikte oluşunun tek sebebi yalnızlık duygusu değildir. Seni sen olduğun için istiyordur. İşte menfaatsiz bir sevgi.
Henrik İbsen bakın yalnızlığı nasıl tarif etmiş:
DÜNYANIN EN KUVVETLİ İNSANI, EN FAZLA YALNIZ KALABİLENİDİR.
Ayrıca yalnızlık güzeldir, herkesin mutlaka yalnız yaşaması gerekli diye bir tezi savunuyorum sanılmasın. Hayatı paylaşmaktan yanayım. Ama sağlıklı ilişkiler kurabilmek için insanın yalnızlıktan korkmaması gerektiğine inanıyorum. İşte o zaman gerçek kişilikler ortaya çıkar ve birliktelikler daha mutlu devam eder.
Saygılarımla,
Tülay Bilin
İnsan Kaynakları ve Kişisel Gelişim Uzmanı
Konular
- Plastik ürünlerdeki kimyasallar astıma yol açıyor
- Yaz sıcakları sizi yatağa düşürmesin
- Horlama ve uyku apnesi tedavisi
- Çocuklarda iştahsızlık hastalık habercisi olabilir
- Kanser Avrupa’da azalıyor, Türkiye'de hızla artıyor
- Güzel çiçek buketleri hazırlamanız için 7 ipucu
- Dekorasyon, mobilya ve tasarım fuarı
- Evinizde kendinize geniş alanlar açın!
- Yaşamınızda organize olmanızı kolaylaştıracak ipuçları
- Dekorasyonda Modern Eklektik
- Evinizde moralinizi yükseltecek değişiklikler
- Renklerin yaşamınıza olan etkisi
- Häfele'den “Country” ürünler...
- Yatak başınızı siz seçin...
- Sosyal Fobik misiniz?
- Hayal gücüne sahip biri asla yalnız kalmaz...
- Eleştiriyi Buyur Etmek mi, Kabul Etmek mi?
- İyi bir aydınlatma planı nasıl yapılır?
- Uzun süren öksürüğün sebebi verem hastalığı olmasın!
- Küresel ısınma ile unutulan hastalıklar geri mi dönüyor?
- Sağlıklı yaşlanmak için gençken önlem alınmalıdır
- Takıntılı biriyle yaşamak nasıl bir duygu?
- Kadınların postpartum depresyonu
- Evde kolaylıkla yetiştirilebilecek 10 çiçek
- Çocukların sorduğu soruları geçiştirmeyin
- İdeal uyku süresi
- "Sigara yasağı kalp krizi vakalarını azalttı"
- Çocukta idrar kaçırma aritmi belirtisi olabilir
- Keneyi vücuttan uzman kişiler çıkarmalı
- Hava durumu sağlığı ne kadar etkiliyor?